21. yüzyıl ve herkesi dijital yollarla birbirine bağlayan ağ toplumu; ortak eylem fikriyatı ve pratiklerinin, gelişime aykırı tutumlar değil, tam tersine, tüm maddi ve manevi insani üretimlerin anası olduğunu, uygarlıkların kuruluşunda nasıl roller oynadıklarını tekrar gündeme getirmeye başladı. Evrimsel biyolojiden sosyoloji ve kültürel çalışmalara, psikoloji ve sosyal antropolojiden dijital iletişim ve sosyal medya tartışmalarına kadar uzanan çok farklı bilgi ve alanları, canlıların ve insanın gelişiminin arkasında rekabetin yanı sıra kolektif yapı ve ortak eylemlerin yattığını gösteren sayısız araştırmayla yeni bir çığır açtı.
Peki bu Ortak Eylem fikriyatı, temel meselelerimizden biri olan yolsuzluğun önlenmesinde ve etik bir duruşun inşasında nasıl bir rol oynayabilir? Tek başına yapamadıklarımızı, birlikte yapmak mümkün mü?
İnsanlığın özünü nerede aramalı? Düşünürlerin ve bilim insanlarının belki en eski tartışmalarından biri değil mi bu soru? Kimdir bu insan dediğimiz varlık? Kestirme bir yanıtı da var aslında: İnsanın özü, toplumsal varlığında gizlidir. Daha açık bir ifadeyle, bugün gördüğümüz ve tanımladığımız şekliyle insan, diğer insanlarla ilişkileri içinde, yani toplumsal bağlantılarıyla kendini var etti. İnsanları birbirine bağlayan en temel iletişim dizgesi olan “diller” bile, çok zeki bir insanın bir anda buluverdiği değil, onbinlerce yıl içinde ortak eylem ve anlaşmalar içinde oluştular. Bugün şöyle veya böyle anlaşabiliyorsak, bu işte binlerce yılın ortaklaşmasının yadigarıdır.
İnsanlığın ilk ortak eylemlerinden bu yana tabii ki çok sular aktı. Geleneksel toplum yapılarının tasfiyesinin ardından modern dönemlerde çubuk giderek, bireyselleşme ve birey olmaya doğru büküldü. Ortaklaşa eylem ve üretimin rekabete, dolayısıyla gelişme ve ilerlemeye aykırı ve arkaik kavram ve pratikler olarak görülmesinin arka planında modernizm ve modernleşmenin karşı durulmaz gücü yatıyor.
Ancak 21. yüzyıl ve herkesi dijital yollarla birbirine bağlayan ağ toplumu, ortak eylem fikriyatı ve pratiklerinin, gelişime aykırı tutumlar değil, tam tersine, tüm maddi ve manevi insani üretimlerin anası olduğunu, uygarlıkların kuruluşunda nasıl roller oynadıklarını tekrar gündeme getirmeye başladı. Evrimsel biyolojiden sosyoloji ve kültürel çalışmalara, psikoloji ve sosyal antropolojiden dijital iletişim ve sosyal medya tartışmalarına kadar uzanan çok farklı bilgi ve alanları, canlıların ve insanın gelişiminin arkasında rekabetin yanı sıra kolektif yapı ve ortak eylemlerin yattığını gösteren sayısız araştırmayla yeni bir çığır açtılar. Bu gelişmenin bir tarafını bireylerarası etkileşim ve kolektif eylem oluştururken, diğer tarafını ise, kurumların ortak davranış ve eylemlerinin oluşturduğunu vurgulamakda fayda da var.
Bu anlamda Ortak Eylem, aslında hiç de yeni bir kavram ve hareket tarzı değil. Yeni olan, 21. yüzyılda bu kavrama yüklenen yeni anlamlar ve tanımlamalar. Bu yeni tanımlamalardan biri de aslında, küresel ekonominin en önemli yön vericilerinden biri olan Dünya Bankası. Kurum, Ortak Eylem’i (Collective Action) “Paydaşlar arasında ortaklaşa ve sürekli bir işbirliği süreci” olarak tanımlıyor. Paydaşlar teorisinin en temel yaklaşım ve prensiplerinden biri haline gelen ortak eylemin, çok farklı toplumsal sorunlara yanıt olabileceği de dile getiriliyor. Peki Ortak Eylem, global ölçekte 1 trilyon dolara ulaştığı hesap edilen yolsuzluk konusunda neler yapabilir? Etik bir iş duruşu geliştirmeye çalışan binlerce kuruluş, ortak eylemi bir manivela olarak nasıl kullanabilir? Gelin bu yazıda soruların yanıtlarını aramaya başlayalım…
BU MÜCADELEYİ TEK BAŞINA VEREMEZSİN
Bildiğiniz gibi, Yolsuzlukla Mücadelenin en temel 3 evresi şu şekilde tanımlanıyor: İçsel, Dışsal ve Ortak Eylem. İlk adım olan içsel evre, şirketlerde yolsuzlukla mücadele eğitimleri, politika ve prosedürlerini içeren bir etik ve uyum yönetimi programı olarak tanımlanabilir. Dışsal evre ise Düzenli Raporlama, tecrübe paylaşımı, paydaşlara karşı sorumluluk ve şeffaflık ilkelerine uygun davranılması ve etik yönetimi programının etki analizinin yapılabilmesi için önemlidir. Şirketin etik iş yapma biçimini tüm tedarikçileri ve temsilcileri ile paylaşarak ortak bir kültür yaratması olarak düşünülebilir.Üçüncü evre olan Ortak Eylem ise (Collective Action), ilk iki adımı uygulayan şirketlerin rakipleri, kamu otoriteleri ve STK’larla bir araya gelip, parçası oldukları sosyo ekonomik işleyişi, ortak eylemler yoluyla geliştirmeleri, dönüştürmeleri sürecinin ta kendisidir. Bu bağlamda Ortak Eylem, farklı menfaat sahipleri arasındaki işbirliğine dayalı ve sürdürülebilir yardımlaşmayı ifade eder ve bireysel eylemin etkisini ve güvenirliğini artırır. Aynı görüşteki kuruluşlar arasında, işbirlikçi bir platform oluşturarak rakipler arasındaki dengeyi sağlamayı amaçlar.
Kavramın arka planında aslında son derece basit bir varsayım bulunuyor: Bu mücadeleyi tek başına veremezsin. Bu bağlamda yolsuzluğun önlenmesi için menfaat sahiplerinin bir araya gelerek karşılıklı müzakereler sonucunda yolsuzlukla ortak olarak mücadele edilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Hem de sadece yolsuzluk seviyelerinin yüksek olduğu ülkel için de aynı durum geçerli.
Fransa, Çin ve ABD gibi ekonomik sistemleri birbirinden çok farklı ülkelerin bile, şirketlerin eylem ve davranışları konusunda, sadece kamusal denetim yoluyla etkin ve sonuç alıcı bir müdahale gerçekleştiremedikleri birçok örnekle ortaya çıkmış durumda. Bu yüzden şirketlerin ve tabii ki çalışanların, yolsuzlukla mücadeleye “gönüllü” olarak katılmaları hayati bir önem taşıyor. Bu noktada devreye özel sektör giriyor. Özel sektör yolsuzluk sorununun bir parçası olabilir ama ayrıca ortak eylemler ile çözümün de bir parçası olabilir. Aslında özel sektör az veya çok, çalışanları, sektörleri ve tedarik zincirleri kapsamında “bütünlük adaları” ya da “yolsuzluktan arındırılmış bölgeler” yaratmak için deneyime, bilgiye ve yönetim yapısına sahipler. Ayrıca sivil toplum örgütleri ve kapasitesi zayıf veya yolsuzlukla micadele için hukuk sistemleri ve kanunları yeteri kadar güçlü olmayan ülkelerde de küresel standartların gerçekleşebilercek tek güç olabilir.
KENDİMİ DÜZELTSEM YETMEZ Mİ?
Büyük şirketlerin, kurumsal yapıları, denetim organizasyonları ile iş etiği anlayışının çalıştıkları ve yatırım yaptıkları ülkelerde benimsenmesi adil bir rekabet ortamı sağlayacağı için elbette yolsuzlukla mücadeleyi desteklemekte çok daha büyük çıkarları var. Yalnız yolsuzlukla mücadeleyi tek başına yapmaya çalışan bir şirket ne kadar büyük veya güçlü olursa olsun, karşılarında rekabet içinde bulunduları rakiplerini ve yolsuzluk ekonomisinden faydalananları bulmaları kuvvetle muhtemeldir.
Peki, şirketler neden bazı durumlarda avantajlı bile olduğu pazarlarda mevcut durumu sürdürmek yerine rakipleri ile arasındaki rekabeti belki de arttırabilecek Ortak Eylemlere para ve zaman harcasınlar? Aslında genel olarak iş etiği anlayışına, kurumsal yönetim ilkelerine ve sıkı iç ve dış denetimleri olan şirketler bu özelliklere sahip olmayan şirketler ile dürüst rekabete girebilmek için ortak eylemlerin şemsiyesine ihtiyaç duyabilirler. Fakat yolsuzluğa karşı mücadele etmeye tek başlarına kalkışan şirketler, eğer sistemde kronik bir yolsuzluk anlayışı varsa başarısızlığa mahkum olacaklardır. Bu da onların başta kamu ihaleleleri olmak üzere, dürüst iş yapma şanslarını düşürecektir.
Bu durum, özellikle yeni pazarlar içinde negatif etki yapacaktır. Unutmayalım ki, gelişmekte olan ülkelerde iş yapmanın maliyetinin yolsuzluk yüzünden %20 arttığı hesaplanmış durumda. Üstelik tek bir çalışan bile, herhangi bir şirketin korumak için yıllarını harcadığı itibarını birkaç gün içerisinde tedbirsiz bir rüşvet veya usulsüzlükle yerle bir edebilir. Bu durumda şirketler, iş etiği anlayışını genele yaymak ve sağlam temellere oturtabilmek için kamu ve diğer şirketlerle ortak eylemlere imza atmanın faydalarına olduğu göreceklerdir. Bu da şirketlerin iş etiği standarlarını yerleştirmek için kamu ve özel sektörün diğer aktörleri ile birlikte çalışmak zorunluluğunu açık bir şekilde ortaya çıkarıyor
Ortak Eylem Ne Sağlar?
1) Menfaat sahipleri Yolsuzlukla Mücadele’de işbirliği içerisinde hareket ettiklerinde Ortak eylem; siyaset, ticaret ve toplumun büyük bir kısmından katılımcıları bir araya getirerek toplumda işbirliği sağlanmasına olanak tanır.
2) Ortak eylemdeki nihai hedef, pazardaki tüm oyuncular için eşit ve dengeli pazar dinamikleri oluşturur ve menfaat sahipleri için yolsuzluğa teşebbüs edilmesine son verilmesini sağlar.
3) Ortak eylem inovasyonu teşvik eder. Zira ihale süreçlerinde teklif veren taraflar artık tamamen fiyat, kalite ve yenilik getirme kapasitelerine göre seçilmektedir.
4) Diğer şirketlerle işbirliği içerisinde bulunulurken rekabet hukukuna uyum tarafsız bir denetleyici tarafından gözlemlenir.
5) Kimi durumlarda ortak eylem mevzuattaki boşlukları, çeşitli uygulamalar ile doldurabilir ve bu şekilde mevzuattaki eksiklikleri giderilebilir.
İhaleye Katılan Şirketlere Ne Sağlar?
1) Eşit koşullarda seçilme şansının artmasını ve pazarlara girişin kolaylaşmasını;
2) Cezalardan ve idari yaptırımlardan korunmayı;
3) Önceden rüşvet olarak verilen “kirli masraflardan” tasarruf edilmesini;
4) Bariz bir şekilde itibar artışını;
5) Hem çalışanların hem de rakip şirketlerin etik ve sorumlu bir şekilde hareket etmelerini.
Müşterilere Ne Sağlar?
1) İhale sürecinde rekabetin artmasını sağlar ve böylece irtibatı iyi olan değil, gerçekten “iyi olanın” kazanmasını;
2) İtibar artışını;
3) Tedarikçi şirket hakkında karar verildikten sonra olası davaların önlenmesini;
4) Malların ve hizmetlerin kalitesini ve güvenirliliklerine dayanarak iş ilişkilerinin gelişmesini.
Hükümetlere Ne Sağlar?
1) Şeffaf ve güvenilir bir iş ve piyasa ortamını;
2) Hukuk devleti anlayışının güçlenmesini ve güvenirliğinin artmasını;
3) Hem yerli hem de yabancı yatırımcıların daha yüksek miktarda yatırım yapmasını;
4) Ülkenin imajının ve itibarının güçlenmesini;
5) Etkili yönetim mekanizma ve tedarik yöntemlerinin gelişmesini.
STK’lara Ne Sağlar?
1) Sağlık ve eğitim gibi gerekli kaynaklara erişimin kolaylaşmasını ve paranın rüşvet yerine sosyal projelere aktarılması ile daha iyi sosyal gelişimi;
2) Mal ve hizmetlerin daha yüksek kalitede olmalarını, kusurlu malların ve kazaların daha az olmasını;
3) İşletmelere olan güvenin artmasını
4) Mevzuatın eşit ve istikrarlı olarak uygulanmasını;
5) Daha şeffaf bir ortamın yaratılması ve rüşvet uygulamalarına dikkat edilmesi için kamuoyunun ilgisinin artmasını.
ORTAK EYLEM ÇEŞİTLERİ
Uluslararası literatürde Ortak Eylem türleri, dört temel başlıkta ele alınır. Bunlar şu başlıklar altında toplanır:
* Yolsuzlukla Mücadele Deklarasyonu (gönüllü, kontrolsüz, kısa vadeli)
* Dürüstlük Mukaveleleri (gönüllü, kontrollü, kısa vadeli)
* Prensip Odaklı Girişimler (gönüllü, kontrolsüz, uzun vadeli)
* Mevzuata Uyum Sözleşmesi / Onaylanmış Şirket Koalisyonları (gönüllü, kontrollü, uzun vadeli)
Yolsuzlukla Mücadele Deklarasyonu ile Dürüstlük Mukaveleleri proje bazlı olup kısa vadeli ortak eylemler şeklinde tanımlanır.
Prensip Odaklı Girişimler ve Onaylanmış Şirket Koalisyonları ise uzun vadeli ortak eylemler olarak kabul edilir. Peki, aradaki fark nedir ya da nereden kaynaklanmaktadır?
Proje bazlı giri şimlerin, bireysel işlemlerin rüşvetten arınmasını sağlamayı gözetirken; uzun vadedeki girişimlerin, ele alınan bölge ve coğrafyada rüşvetin genel olarak önlenmesini sağlayacak kurumsal yapılar oluşturmaya odaklandıklarını söyleyebiliriz. Şimdi bu dört başlığı teker teker daha ayrıntılı ele alarak almanın zamanı geldi.
YOLSUZLUKLA MÜCADELE DEKLARASYONLARI
Kamu taahhütleri şeklinde ortaya çıkan ve bir Ortak Eylem türü olarak kabul edilen “Yolsuzlukla Mücadele Deklarasyonları”nın özellikleri şöyle sıralanabilir: Kısa vadeli ve proje bazlı bu tür ortak eylemler sayesinde bireysel projeler ve ticari faaliyetlerde rüşvetin önlenmesi ile rüşvet hakkında açık tartışma platformlarının yaratılması hedeflenir. Böylece rüşvet veren ve alan taraflar usulsüz eylemlerinin incelenebileceğini farkına vararak, rüşvet verme niyet ve ihtimalleri azaltılmaya çalışılır.
Bu deklarasyonlar taraflarca imzalanarak yayınlanır ve alt yüklenicilerle paylaşılır. Söz konusu deklarasyonlarda ta-rafların şeffaf olduğu, rüşvete ve yolsuzluğa izin vermediği, eşit ticari uygulamayı kabul ettiği belirtilir.
DÜRÜSTLÜK MUKAVELELERİ
1990’larda Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency Internatıonal-TI) tarafından geliştirilen gönüllü, kontrollü ve kısa vadeli Dürüstlük Mukavelelerinin (Integrity Pact) en önemli özellikleri, dışarıdan bir denetçi tarafından gözetilmeleri ve bu yolla şeffaflığın
artırılmasını sağlamaya çalışmalarıdır.
Dürüstlük Mukavelerinin temel
amaçları arasında, bireysel proje ve
ticari faaliyetlerde şeffaflığın artırılması; rüşvet riskinin azaltılması; ihaleye
katılan şirketler arasında süreçlerin dışarıdan denetimini sağlayarak eşit koşullar yaratılması; mevzuata uyumlu olmayan davranış halinde yaptırım öngörülmesi; katılımcıların usulsüz bir teklif ile karşı karşıya kalmaları durumunda korunmalarının sağlanması ve kamuya karşı net bir yolsuzlukla mücadele mesajı yollanması sayılabilir.
Peki, Dürüstlük Mukavelesinin temel kriterleri nedir? Mukavele tarafı kamu kuruluşu (müşteri) ile tüm teklif veren şirketler arasında yazılı, resmi bir sözleşme ile yolsuzluk faaliyetlerden kaçınılacağının taahhüt edilmesi gereklidir. İkinci olarak, mukaveleler, söz konusu ihale sürecinden önceki süreçte hazırlanması gerekir. Sözleşmenin prensipleri, şeffaflık, eşit ticari davranış rüşvet veya yolsuzluğun olmaması başlıkların oluşur. Mukavelenin ihlal edilmesi halinde mutlaka yaptırım uygulanır ve mukavelenin uygulandığını gözetmek üzere bağımsız bir denetçi seçilir.
PRENSİP ODAKLI GİRİŞİMLER (MEVZUATA UYUM DEKLARASYONLARI)
Gönüllü, kontrolsüz ve uzun vadeli ortak eylemlerden biri olan Prensip Odaklı Girişimler, ticari ilişkilerin şeffaf bir şekilde teşvik edilmesi amacıyla menfaat sahiplerinin (kamu sektörü, özel sektör ve sivil toplum) uzun bir dönemi kapsayacak şekilde bir araya gelerek yolsuzlukla mücadele kültürünün ülkede veya sektör genelinde köklü olarak benimsenmesinin sağlanmasını hedefler.
Bu tür uzun dönemli girişimler, proje bazlı dürüstlük deklarasyonlarının ve endüstri özelinde imzalanan dürüstlük mukavelerinin uzun vadede etkili olabilmesi için temel prensiplerin oluşmasını sağlamak gibi özel bir öneme sahiptir.
MEVZUATA UYUM SÖZLEŞMESİ/ ONAYLANMIŞ ŞİRKET KOALiSYONLARI
Gönüllü, kontrolsüz ve uzun vadeli ortak eylem mekanizmalarından biri olarak kabul gören Mevzuata Uyum Sözleşmesi / Onaylanmış Şirket Koalisyonları, Ortak eylem metotlarının şirketler tarafından teşvik edilebilmesi için imzalanırlar. Ayrıca şirketler arasında yuvarlak masa toplantılarının oluşturulması, en iyi uygulama örneklerinin paylaşılması, yerel sanayi ve ticaret odaları veya sivil toplum kuruluşları tarafından bilgilendirme kampanyaları, yolsuzlukla mücadele eğitimlerinin verilmesi ve yerel yolsuzlukla mücadele otoriteleriyle işbirliği kurulmasını da amaçlar.
Kimler Nasıl Yaptı Bugüne Kadar Ortak Eylemi?
YOLSUZLUKLA MÜCADELE BEYANNAMESİ ÖRNEĞİ
Frankfurt Çöp Yakma Fırını Projesi:
Proje: Frankfurt’ta müteahhitler arasında çöp yakma fırını projesi ile ilgili kısa vadeli ve proje bazlı ortak eylem örneği olarak bir Yolsuzlukla Mücadele Beyannamesi imzalanması.
Amaç: İhale sırasında meydana gelebilecek yolsuzluk konuları ve kanunlara uyumun önemi vurgulanarak müteahhitler arasında ortak bir bilinç oluşturulması.
Sonuç: Deklarasyon sadece üst düzey yöneticiler tarafından ve şirket çalışanlarına gerekli bilgiler verilerek imzalandığı için oldukça etkili oldu.
DÜRÜSTLÜK SÖZLEŞMESİ ÖRNEGİ:
Kolombiya’da Şeffaflık Sözleşmeleri :
Proje: Kolombiya Ticaret Odaları Konfederasyonu ve Uluslararası Özel İşletme Merkezi’nin desteği ile yerel ve belediye seviyelerinde ihale uygulamalarına ilişkin reform mahiyetinde Kolombiya genelinde uzun vadede etkilerini sürdürecek şekilde Şeffaflık Sözleşmeleri imzalanması.
Amaç: Kolombiya ihale kanunun reform edilmesini desteklemek ve söz konusu sözleşmeler ile ihale süreçlerinde rekabetin ve şeffaflığı artırmak.
Sonuç: Ticaret odaları liderliğinde imzalanan Şeffaflık Sözleşmeleri, kamunun şeffaflığa ilişkin taahhütlerini güçlendirmesine ve 77 belediye başkanı ve vali tarafından uygulanmasına yol açtı.
PRENSİP ODAKLI GİRİŞİM ÖRNEĞİ:
Dünya Ekonomik Forumu Yolsuzluğa Karşı Ortaklık Girişimi (PACI)
Proje: Dünya Ekonomik Forumu, Uluslararası Şeffaflık Örgütü ile Basel Yönetim Enstitüsü arasındaki işbirliği ile 2004 yılında 140 civarı şirketin oluşturduğu ortak eylem.
Amaç: Yolsuzluk ve rüşvete ilişkin tüm sektörler için ortak bir bilinç oluşturmak ve şirketlerin yolsuzlukla mücadele programlarını oluşturmalarını ve uygulamalarını desteklemek.
Sonuç: Ortak eylem sonucunda farkındalık ve katılımcı üye sayısı arttı ve üyelerin yolsuzlukla mücadele konusundaki girişmleri hız kazandı.
MEVZUATA UYUM SÖZLEŞMESİ ÖRNEKLERİ:
Etik ve İtibar Derneği Etik Beyannamesi :
Proje: Etik ve İtibar Derneği (TEİD) üyesi 85 özel sektör şirketi, 28 Şubat 2012 tarihinde TEİD Etik Beyannamesi’ne imza attılar. Böylelikle Etik Beyannamesi uygulamaya geçti.
Amaç: Yolsuzlukla mücadele, iş etiği ve etik yönetimi kavramlarının şirketler arasında yaygınlaştırılması, etik ve uyum yöneticiliği mesleğinin gelişmesi, şirketlerin davranış kodlarının oluşturulması ve uygun eğitim programlarının yapılmasını hedefleyen proje, iş etiği kavramını şirket kültürü haline getirmeyi amaçlıyordu.
Sonuç: Beyanname sonrası TEİD üye sayısı 109’a ulaştı. Yolsuzlukla mücadele, iş etiği ve etik yönetimi konularında özel sektörde farkındalığın artmasına sebep oldu. Yine TEİD tarafından yapılan İdealler ve Gerçekler araştırmasında “etik ve uyum konuları ile ilgili departmanınız ya da ekibiniz var mı?” sorusuna olumlu cevap verenler 2011’den 2014 yılında %34 yükseldi ve %70’e ulaştı. Aynı şekilde, iş etiği konusunda faaliyet gösteren kurumların bilinirliği 2011 yılında %48 iken 2014 yılında %80 erişti.
Gümrük Müşavirleri Meslek Etik Standartları Beyannamesi
Proje: Başta İstanbul Gümrük Müşavirleri Derneği olmak üzere, İzmir, Ankara, Mersin ve Bursa illeri Gümrük Müşavirleri Derneklerinin ortak projesi olarak ortaya çıkan Etik Beyannamesi 250 Gümrük Müşaviri tarafından imzalandı ve böylelikle Avrupa’daki en büyük ortak eylemlerden biri haline geldi.
Amaç: Proje ile Gümrük operasyonlarında yolsuzluğun engellenmesi, gümrük müşavirliği ve gümrüklerde kamu hizmetinin itibarının yükseltilmesi, sorumlu ticaret uygulamalarının teşvik edilmesi ve iş etiği konusunda ilerlemeler sağlanması.
Sonuç: Etkileri halen devam eden ortak eylem OECD ve Birleşmiş Milletler yazılı literatürüne de geçerek uluslararası bir bilinirlik kazandı. TEİD tarafından koordine edilen bu ortak eylemin yaratıcıları, yolsuzlukla mücadelenin 10. İlkesi olarak “Birleşmiş Milletler Ortak İlkeler Sözleşmesi”ne girmesinin 10. yıldönümü şerefine New York’ta düzenlenen zirveye davet edildiler.
KAYNAKLAR:
World Bank Institute, Fighting Corruption through Collective Action, A Guide for Business.
Saydamlığın Arttrılması ve Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu’na Sunulmak Üzere Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’ne Hazırlanan Rapor: Tayfun Zaman, Evren Aydoğan
Standards and Audits for Ethics Management Systems: The European Perspective
Ali Cem Gülmen